17 Kasım 2011 Perşembe

SOS PLEASE SOMEONE HELP ME ITS NOT HEALTHY

Beynimin oksijen aldigi ve kaygi seviyemin alt duzeylere dustugu ender sabahlarda kendimle ve hayatla ilgili farkindaliklar yasiyorum. Bunlar bir hocamida tabirile hayatimin "aha" anlari olarak da adlandirilabilir. Tabi bu farkindalik cezbedici bir sekilde heyecanli ve bir o kadar da urkutucu olabiliyor. Yinede hayatta oyle duygular varki insanin tum etik degerlerini bir kenara biraktirip " Tanrim ne olursa olsun, bunu sonuna kadar yasamaliyim" dedirttiriyor.

Su anda sicacik kahvemle, soguk bir kis gununde etrafimdaki insanlarin birbirleriyle olan kurlarini izledikten , kacamak bakislarini yakalayip kendimce anlamlandirdiktan ve bir kac arkadasin gelip en ozel sirlarini hic bir cekinceleri olmadan anlatmalarini dinledikten sonra bu yaziyi yaziyorum ve dusunuyorum. Sanirim bizi insan yapan yasadigimizi hissettiren sey yasak ve kacamak olanlar, acitanlar ayni zamanda da libidomuzu tavan yaptiran kotu! Fakat hayatimiza heyecan kattigini iddia etmemiz gibi sebeplerle kendimizi avuttugumuz zararli bagimliliklar. Tum bu davranislarin her defasinda mutlaka bir aciklamasi oluyor. Daha da ilginc olan bir daha yapmama konusunda oyle yeminler ve tovbeler edilmesine ragmen bir sonraki uyaran gelene kadar cekilen vicdan azabi, karin agrilari, aglama nobetleri; goz organimizin, uyariciyi algilayip gorme duyusunu aktive edecek sinyalleri beyne aktardigi sure icerisinde bilinc altinin devreye girip tum aci tecrubeleri inihibe etmesi ve hic birsey olmamis gibi yeniden ask oyunlarinin ya da baska zirvaliklarin icerisine girmemiz kacinilmazdir. Bu durumda insanlarin varolusulariyla ilgili mazosist egilimleri ve ogrenilmis caresizlik tutumlari icerisinde olduklarini dusunuyorum.

İncubus grubunun love hurts sarkisinda da dedigi gibi " love hurts but sometimes its a good hurt and it feels like i am alive"

Farkindalik yasadigim bugun anladim ki:

- Tamamlanmamis meseleleri karsiniza cikan ilk ve eski meseleleri cagristiran kisilere yansitarak bir iliskiye baslamamanin gerktigini
- Her an hayalkirikligi yasayabilme ihtimaline karsi acil paket savunma mekanizmalari olusturup bir kosede saklamak gerektigini
- İliskilerin iki kisilik oldugunu ve imkansizliklar ihtimaline bile dayanmis olsa hissetikleriniz uzerinde karsidaki insaninda bir takim yatiimlari oldugunu
- Hayatin tesadufler ve sacmaliklar zincirinden olustugunu ve 3 sacmaligin bir aciyi gotrudugunu
- Ayni zamanda bir haftasonu evde oturmanin tum silinen travmatik olaylari, sozde eglenceli olacagini dusundugunuz kahve ve film seremonisiyle yeniden canlandirdigini ...

10 Kasım 2011 Perşembe

YAŞAM KODLARI

Bugün yaşamsal kodlarla ilgili bir çok teorik bilgi edindim. Hayatı algılayış biçimimizin temelini oluşturan şemalarımız sayesinde bütün olaylara karşı bakış açısı geliştiriyoruz ve çevremizdeki olayları da bu şemalar doğrultusunda kodluyoruz. Tüm bu kodlarım oluşumuda etkili birçok faktör var: en önemlileride aile tutumları, çocukluk anıları, sosyal çevre, kültür ve medya etkisi. Tüm bunları irdelerken düşündüğüm konu benim yaşamsal kodlarımın neler olduğuydu. Bir anda kendimi şunu yapmamalıyım yaparsam böyle olur, bu kötü, bu ayıp, bu yanlış, bu kabul edilemez şeklinde gelişen düşünce kalıplarının içinde buldum. O anda fark ettim ki sosyal çevrenin üzerimde çok etkili etik kodlar oluşturduğuydu. Fakat bu kodlara neden bu kadar bağlı kaldığımı anlamak için düşündüğümde ise kendi yaşam algımı oluşturan şemelarım bana bu etik kodlara göre davranmazsam sosyal çevremden dışlanacağım ve ardından mutsuz olacağım gerçeğini hatırlattı. Tam bir dilemma fakat en önemlisi tüm bunların ne önemi varki?

Daha öncede değindiğim gibi eğer gerçekten yaşayacak belirli bir zamanım varsa tüm bu etik kuralları, toplumsal baskıları, değer yargılarını göz önünde bulundurarak yaşamanın oldukça anlamsız olduğuna inanırken onlara olan bu bağımlılık ve geleneksel olandan kopamamak niye? ve ardından şunu fark ettim kopamayan dürtülerim ve duygularım değil sadece zihnim. kendime engel olmaya çalışsamda defalarca aynı hataları! tekrarlıyorum. arzu dolu olana, karşı koyamayan kışkırtıcı dürtülerimi görmemezlikten gelsemde fantezilerimin ve tutkularımın esiri oluyorum. Rasyoneliğe karşı her defasında şehvet kazanıyor. İD'e karşı direnen süper ego her maçta mağlup oluyor.
O zaman bu direnç niye? Siyah kuğuyla beyaz kuğunun çarpışması bu. Etik kodlar beyaz kuğunun tarafını destekliyor. Dürtüler ve fanteziler siyah kuğunun ateşini alevlemek istiyor. Havai fişekler hazır. Her taraf kendi zaferini kutlamak için hazırlanıyor. Fakat bu sefer ben bütün normlara karşı geliyorum ve hiç birşeyin olması gerektiği gibi olmamasını destekliyorum. Bu sefer beklenen şey gerçekleşmeyecek. Kazanan bir taraf ta olmayacak her ikiside bir bedende varolmayı öğrenecek ve toplumsal kodları alt üst etmeye devam edecek...

9 Kasım 2011 Çarşamba

O GUN

Hayatta bazi gunler vardir var olusunuzu acimasizca sorgulatir. Bazi gunler vardir bastirmis oldugunuz cocukluk anilarinizla sizi bas basa birakir. Oyle gunler gelirki hersey anlamsizlasir kendi meselelerinize gomulursunuz ve gerceklikten tamamen koparsiniz. Tabiki her
gun boyle acimasiz ve yipratici degildir hayatta. Yasamin tum gercekekligini icine cekmek istediginiz arzu, heyecan ve mutluluk dolu gunler de gelir karsiniza. Bence en guzelide hic beklenmeyen anda gelip sizi bir fimin icine sokan ve bas rol oyuncusu gibi hissettiren gunlerdir. Cok nadir rastladigim bu gunler benim hayattaki yasama amacim. Bir mani krizi etkisinde bedenimi ve ruhumu alt ust etsede gercekten yasadigimi, ozel ve biricik oldugumu hisettiren tek sey belkide hayatimda. Her gun farkinda olmadan yaptigimiz onca is; rutin olarak tanimladimiz anlamsiz gorevlerimiz, amacini para kazanmak ve refah bir hayat olarak tanimladigimiz bahaneler... Bunlar benim var olusumu acimasizca sorguladigim gunler. Adindan motivasyon ve odul gibi verilen tatil gunleride kendi meselelerime gomulup gerceklikten koptugum gunler. Bu yuzden sadece kendi projeksiyonlarimizdan olusan, sonunda aci cekecegimizi bilerek yasadigimiz gecici fakat etkisinin cok uzun bir zaman surecegi o gunlerin hayatimizdaki anlami paha bicilemez.

Belkide bu yuzden One Day filminde Emma DExter'i he sene cok kisacik gorecek bile olsa bekledi. Cektigi acilara, ozlemine ve platonik askinin dayanilmaz kulfetine katlandi.
Senede bir gun sarkilari o anlamli gunlerin onemini anlatmak icin yazildi.
Sonunda bir gun gelecek ve o gun oleceksek elimizde ne kadar paranin oldugunun ya da nasil refah bir hayatimizin oldugu onemli degil bence. Geriye sonsuza kadar hatirlanacak bir isim birakmak o anlamli gunlerin sayisini arttirmak hatirlaniyor olmak ve hatirlamak; olum gunu gelene kadar olan gunleri iste bu gayeyle yasamak istiyorum ve mumkun oldugunca o gunlerin sayisini arttirmak istiyorum.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

AŞK'A DAİR...

Heyecandır sana dokunmak bana dokunman
Sevgidir beni sana kosulsuzca baglayan

Mutluluktur sıcak tenine sarılmam
Huzurdur omuzlarına basımı koyup uyumam

Öyle inanılmazkı her an seni dusunmem
Şaşkınlıktır tüm hayata seninle baglanıp cozulmem

Kusursuzdur hayatı senle anlamlı kılmam
Üzüntüdür beni bırakıp gitmen ve sensiz kalmam

Bekleyiştir hayatın amacı her an seni
Huzursuzdur icim duymadığımda sesini

Ihtıyacım var her an kokuna ısına ve varlıgına
Yasayamam ben hiç bir zaman yoklugunda

Nasıl bır histeri bu adı askmı takıntımı bılemedim
Sensiz bir dünyayı ve hayatı bir an bile sevemedim

Ask tüm duyguların abartı olarak yasanmasıysa
Sen hayatımın en buyuk mubağlasısın

Korkuyorum acıklarda yuzmeye ve cesaretim yok derinlere dalmaya
Halim hele hiç yok bu basınca dayanmaya

Fakat sen her elimi tuttugunda
Ben bir baska ben ruhum bir baska güzel seninle olmak bir ömre bedel...

6 Ağustos 2011 Cumartesi

biraz şiir, bir kaç söz, ya da yakarış..falan filan...

AV...

utanıyorum...
boynunu büküp oturup gözlerini kaçırmandan
hatanın farkındasın fakat yüzleşemeyecek kadar güçsüz ve acizsin
bugüne kadar sevdiğim, değer verdiğim
bugünden sonra saydığım, sövdüğüm oldun
o gözlerin nasılda
kara teninin ardından usulca, sinsice
avını bekleyen vahşi bir hayvanın adrenaliyle, tutkusuyla bakıyor bana
bütün o komplekslerin, acıların ve yenilgilerin birer su damlası o gözlerde
utanmıyorum söylediklerimden
çünkü her biri hakettiğin gerçekler senin
hayatı kendin için yaşanmaz kıldın
şimdi benide kendi hezeyanında sürüklemek istiyorsun
bunada yaşamımda var olmaya da hakkın yok
avını beklerlerken avlanan bir zavallıdan farkın yok
zaman kendi boşluğunda yok olmak artık senin için
kabimde hafif bir sızı için için
bugün o gündür, kurtuluş günüdür zafer günüdür
ben artık kestim kopardım bağımı senden
hoşçakal kara gözlü zalim insan
hoşçakal karalar kaplı en büyük hatam...

KAYBETMEK,KABULLENMEK

SENİ GÖRMÜŞTÜM , SESİNİ DUYMUŞTUM
PEK BİR ŞEY ANLAMAMIŞTIM İLK ANDA
PEK BİR ŞAŞKINDIM AMA,
KEŞFETTİKÇE SENİ, KADERİM OLACAĞINI HİSSETMİŞTİM
GEÇ VE YANLIŞ ZAMANDA BULDUM SENİ
BIRAKMAK OLANAKSIZDI, KALMAKTA İMKANSIZ
AMA KARŞIKONULAMAZ OLANLAR VARDI, İNKAR DA EDİLEMEZLERDİ
GİDİŞİM PEK BİR HIZLIYDI, KAYBEDİŞİMDE AKABİNDE
ÇOK AĞLADIM, ÇOK YIPRANDIM
SONRALARINDA SADECE BİR İDEA OLDUN BENİM İÇİN
RÜYALARIMDA ÇOK GÖRDÜM SENİ
ÇOK GÜZELDİN, HİÇ UYANMAK İSTEMEDİM
GERÇEKLİK BOYUTUNA TAŞIYAMADIM SENİ
SENDE GELMEK İSTEMEDİN
HAYATIMDA OLMADIN, OLAMADIN YA DA HİÇ OLMAK İSTEMEDİN
ŞİMDİ ANLADIM Kİ;
SENİ YOK ETMEK İMKANSIZ; ÇÜNKÜ ÖYLE GÜÇLÜ BİR SİLAH YOK
SENİ UNUTMAK İMKANSIZ; ÇÜNKÜ ÖYLE GÜÇLÜ BİR İRADE YOK
SENİ GÖMMEK İMKANSIZ; ÇÜNKÜ ÖYLE VERİMLİ BİR TOPRAK YOK
BENİ TOPARLAMAK İMKANSIZ ÇÜNKÜ ÖYLE ETKİLİ BİR TESELLİ YOK
BENİ DEĞİŞTİRMEK İMKANSIZ; ÇÜNKÜ BUNUN İÇİN BİR SEBEP YOK
BENİ SAĞLAM BİR "BEN" YAPMAK İMKANSIZ; ÇÜNKÜ SEN YOKSUN, EN ÖNEMLİ PARÇAM YOK


21 Haziran 2011 Salı

Best Wishes...




Bugün benim doğum günüm... Bu sene özellikle travmatik yıl başından sonra benim için çok enterans geçti. her şey kontrolümün dışında ilerledi ve ben ilk defa hiç bir şeyi değiştirmek için gayret göstermedim. Hani derler ya akışına bırak, su yolunu bulur, yüreğinin götürdüğü yere git. çok klişe sözler belki fakat doğanın kanunu budur. ne yazık ki yapacak çok da bir alternatif yok. Diğer bir taraftan da bu demek değil ki ben çok kaderci bir insanım. Aksine hayatın stratejik bir şekilde planlanması gerektiğine inanıyorum. Yaşamın her anında birden çok karar arasında kaldığımda, kafam çok karıştığında akışına bırakıyorum.Bu zamanlar da durup Tanrıyla bir içsel sohbete giriyorum. " Tanrım lütfen benim için en güzelinin en doğrusunun ve en çok mutlu olacağım şeyin gerçekleşmesini sağla, Sana güveniyorum" Sonra dedikleri gibi oluyor su yolunu buluyor, her şey olacağına da varıyor.



benim önerim genel olarak yaşamdan en iyi verimi alabilmek için mind map olarak adlandırılan stratejik planlama yöntemini denemek. Ne itediğinizi, nelere ihrtiyacınız olduğunu ve elinizde olanları şablon halinde gözünüzün önüne serdiğiniz anda ne yapmanız gerektiği otoatik olarak şekilleniyor. Bu da kişinin tükenmişlik duygusundan kurtulmasına yardımcı oluyor. Ben yeni yaşımda daha stratejik, daha az kaygılı, daha mutlu ve huzurlu bir sene diliyorum...Mesleki yaşantımda ilerlemek, kariyerimi üst noktalara taşımak sevdiğim şeyleri yapmak ve hayattan haz almak istiyorum...

Doğum günüm kutlu olsun....

14 Haziran 2011 Salı

I feel like its coming....



Değişmek için en doğru zaman bu yüzden bir sonraki çıkışı kaçırmak istemiyorum.Tüm dikkatimi ve enerjimi yola verdim. Konsantrasyon zirvede. Tam gaz ilerliyorum. Şimdi sinyalimi verdim sağa yanaşıyorum ve artık sapaktayım... Yön oldukça net, yol çok açık, ama hedef hala biraz belirsiz...

27 Mart 2011 Pazar

Durum Özeti


son bir kaç aydır sürekli depresif temalar işlediğim farkındayım. depresif şarkılar dinliyorum, depresif filmler izliyorum, düşüncelerim ve sohbetlerime girmiyorum bile. içinden çıkamadığım şeyin ne olduğunu hala çözemedim fakat bu arayışta önemli mesafeler kaydettiğimin farkındayım. bir kaç hedef belirledim kendime buda yaşam enerjimi en azından haftasonları pekiştirmeye yetiyor. hafta işi gelmek zorunda olduğum yer benim tüm enerjimi almakla birlikte hayata olan bakış açımı, zevklerimi ve düşüncelerimi yüzeyselleştiriyor. herneyse bu günden itibaren geri sayımı başlatıyorum. 3 ayı atlattım mı yeni bir başlangıç yapacağım sanırım her anlamda haziran ayı beni bomba gibi bekliyor.

daha önceden bahsettiğim gibi aylık hedeflerime baktığımda şu anda neler yapıyorum diye göz atarsak bu ay bir kitap bitirdim mi? hayır. ama çokça film izleyip etkinliklere katıldım. buda bir dengeleme olarak kabul edilebilir.

şu an da

okumakta olduğum kitap: Frida Kahlo'nun hayatı aynı zamanda Açlığın Biyografisi diye bir kitaba da başladım. Ales kitabıda elimden düşmüyor ama üzerinde çalışma yapıyor musun diye sorarsanız kesinlikle hayır.
Hala etkisinden çıkamadığım film: Black Swan
en son katıldığım etkinlik: bir arkadaşım özel olarak düzenlediği home party'ler. kesinlikle süper olduğunu söyleyebilirim.
en son yediğim ya da içtiğim en egzotik şey: balık akvaryumu gibi bir kavanozun içinden 1 litre mojito
en son ne zaman çok güldüm: bir kaç gay arkadaşımla birlikte asmalıda içerken
en son satın aldığım şeyler: leopar desenli loafer ayakkabı, hindistan cevizli lipbalm,peeling kremleri ( son zamanlardaki en büyük obsesyonum), Mac 'den Wonder Woman ruj
En son keyifle yediğim şey:Cookshop da magnolia pudding bana Manhattan'ı anımsatıyor.

13 Ocak 2011 Perşembe

ötekinin zihni, berikinin fikri...

fantezi havuzuna dalmak
renklerin içinde kaybolmak
sıcacık akışkan bir sıvının içinde
en derinlere akmak...

hissettiğim budur benim
en ahenkli seviyelerde
egonun yok oluşunu izlerken
gerçekliğe dönerken...

algılarım açıktır benim
durduramam bedenimi
hakim olamazken dürtülerime
kısıtlamam yoktur benim...

sınırlarımı bilmiyorum
kaybolmaktan korkmuyorum
sonunda nereye çıkarsam çıkayım
yeniden yapılandırabiliyorum...

kendiliğimin simgelerinde
ruhumun totemin de
bulduğum bir canavar var
zihnimin en temelinde

en sonunda geri gelebiliyorsam
bir kaç kayıptan, bir kaç yok oluştan ne çıkar
boşa bu serzenişler
yaşasın gidip gelişler...

Arayış...

nedir benim amacım
kendimi çözemiyorum
ne istediğimi
şiirlerin büyüleyiciliğinde arıyorum

kendimi bulmak için
nedir benim hedefim?
işe koyulmak için
cevapları bekliyorum

cevaplar,ah bu cevaplar
ne zaman gelecek bana?
adımlar atmak için
yolunu gözlüyorum

beni durduran nedir?
peki ya harekete geçiren?
kendimi çözmek için
ölmeyi bekliyorum.

12 Ocak 2011 Çarşamba

GÖREVİMİZ: YENİLENME



bundan sonra aldığım yeni bir kararla kendime her ay bir takım hedefler
belirleyeceğim ve kendimi güncellemek amacıyla her ay bu hedefleri yenileyeceğim ve ay sonunda hedeflerimi yalnızca 2 sapmayla tamamlayabilirsem kendimi ödüllendireceğim.

peki nedir mi bu hedefler?

her ayın bir kitap okuyacağım,en az bir film izleyeceğim, bir sergiye ya da etkinliğe katılacağım, en az bir kere gece dışarı çıkacağım, bir kez kozmetik ürünü ve kıyafet alışverişi yapacağım, mümkünse en az 100 gr vereceğim... ve en önemlisi her ay bana ilham verecek bir akımın etkisinde bir ürün ortaya çıkaracağım..

şimdilik aklıma gelen madde başlıkları bunlar fakat önümüzdeki günlerde yeni önerileri beni tazeleyecek ve yenileyecek herşeye açığım ...

6 Ocak 2011 Perşembe

REVOLUTION please...


son günlerde isyanlarımın evrene olan bastırma kuvveti sonucunda tepkilerini almaya başladım. Fakat bu tepkiler çok da olumlu değil. örneğin, yeni yıla acillerde girmek 2011 le başlattığım savaşta aldığım ilk yenilgim oldu. Ben savaştan vazgeçmiyorum. bu durumda biraz yenilenmeye güçlenmeye ve farklı bir strateji izlemem gerektiğine karar verdim.

ihtiyacım olan biraz evrim geçirmek. sonrasını halledebileceğimi düşünüyorum.

bu süreçte bir takım kurallar belirledim kendime her seferinde yitirdiğim bağışıklık sistemimin beni çökertmemesi amacıyla;

KURAL1: Yaşadığın yeri sevmesen de kabul et. beğenmesen de tadını çıkarmaya çalış. Eğlenmesen de keyif alıyormuş gibi yap ki zayıf yerlerini dışarıya sızdırma.

Bunun için gidip bir Istanbul life dergisi aldım ve farklı makanlar ve tadlar bulmak amacıyla keşfe başladım.




KURAL 2: her daim bakımlı ve sağlıklı ol. Bu en önemli kural çünkü bütün kara düşünceler, vebalar, depresyon askerleri gibi insan fizyolojisine ve psikolojisine zararlı düşmanlar bakımsız ve sağlıksız olduğumuz zamanlarda atak yapıyorlar.

bunun içinde cilt bakımı, sağlıklı beslenme en azından diğer yediğim binlerce kalorili şeyleri vitamin bazlı yiyeceklerle de destekleme :) biraz da makyaj yapıp canlı görünmeyi deneyeceğim. tabi ki böyle zamanlarda güzel giyinmek, bedene yapışan bir elbise içinde sexy hissedebilmek, sağlıklı ve parlak saçlara sahip olmak, ışıl ışıl bir göz makyajının ardından bakan gözler depresyon askerlerini en iyi geri püskürtecek antikorlar diyebilirim.