31 Aralık 2010 Cuma

yeni eski yıl ...


bu sene yeni yıla girereken yeni umutlarım, yeni hedeflerim ve hayallaerim yok. bu sene ilk defa olarak herşeyi akışına bırakmaya karar veriyorum. hayatın bana istediği zaman istediği şeyleri yaşattığını fark etmem 20 yılımı aldı. bundan önce kaderimi değiştirebileceğime dair bir umudum vardı. artık kendimi kaderin amansız vazgeçilmezliğine, geri döndürülemezliğine, kaçınılmazlığına ve değiştirelemezliğine teslim ediyorum.

kendimi bütün sosyal ağlardan geri çektim. isyan ediyorum. yeni yılada isyan ediyorm. geçen yılın benden aldıklarnada boşa giden 20'li yaşlarımada...

artık bir bkelentim yok. hayat beni içine çekecek sindirecek parça parça edip sonra rüzgarın içine üfürüp parçalarımı bile toplamama şans vermeyecek kadar gaddarsa benimde onunla uğraşıcak gücüm ilgim veya fantastik hayallerim yok.
kaderimi kabul ediyorum.. özel biri olarak var olduğuna inandırıp sıradan bir hayat yaşamaya mahkum eden iki yüzlü 3 kağıtçı hayata ve kadere karşı duracak yüzüm yok.

yeni yılda hep eskileri yaşamak zorunda kaldığımız bir hayatın içerisinde neden hala heyecan duyuypruz onuda anlayabilmiş değilim. yeni olan hiçbirşey yok. olmayacakta

gelecekte olacak değişiklikleri göremeyecek olmak hayatım boyunca 3000 li bir sene yaşayamayacak olmak, bundan sonra 40 50 sene içinde ölüp yok olacağımı bilmekten başka bana hisettirdiği birşey de yok...
yeni yıl sen koca bir hayal kırıklığısın, keşke hiç gelmesen zaman dursa ben donsam çok sevdiğim bir ana kitlensem ve 3000 li yıllara kadar orada yaşasam....

15 Aralık 2010 Çarşamba

kanayan yara..


dua etmeyi bıraktım ben
Umut etmeyide beraberinde
sevmekten vazgeçtim ben
sevilmektende
beklemekten yoruldum ben
sonu gelmeyen nöbetlerden
uykusuzluk ve huzursuzluk hissetmekten
sonsuzlukta kaybolan bir beden bu
bir ruhki ızdırhaptan geberen
bir duguki kanı emip bitiren
çıkamıyorum bu amansız döngüden

kederimi yüceltemiyorum
savunamıyorum kendimi en güçlü mekanizmalarda...

kayboldum artık
bittim ben, tükendim.
acıyor yüreğim...

gözlerimden akan yaşlar o kadar şeffaf ki
ben o kadar saydamım ki
bir tek sen fark edemedin
yedin bitirdin beni...

7 Aralık 2010 Salı

bekleyiş... ( bedeni zarar görmüş bi kadın için resim, ruhu yara almış kadın için de bir şiir)



bir sızı var yüreğimde
bir kaygı hissederim bedenimin derinlerinde
dokunduğu yeri deler de gider
bu yüzdendir içimdeki boşluk
nefesim kesilir gecelerde
kontrol edilemez bir bekleyiş bu
hakim olamam şiddetine
özgür olamam bu engellerle

yeniden huzuru hissedebilecek miyim?
mutlu olabilecek miyim dualarla?
gülebilecek miyim gönül rahatlığıyla
ve sevebilecek miyim koşulsuzca...

NOT: eğer bu şiiri daha iyi ifade etmek amacıyla bir resim çizmek isteseydim sanırım frida kahlo'nun bu muhteşem tablosundan daha etkili bir eser bulamazdım...
bazen tek bir görüntü binlerce sözden daha anlamlıdır ve daha çok şey ifade eder tıpkı bu resimde olduğu gibi ...bazende tahrip olmuş bir ruh bir resme bakmak yerine binlerce ızdırhap dolu sözü okuyup içindeki zehri yavaş yavaş fakat kökünden akıtmak ister.. kiaplar ve şiirler bunun içindir. resimler de farklı şeyler düşünmek isteyen anlık kaçışlar yaşamak ve hayaldüyasının deriliklerine yolculuk yapmak isteyen beyinler için...