22 Eylül 2010 Çarşamba

“We are what we repeatedly do. Excellence, then, is not an act, but a habit.”



Exactly...

bu yazıyı okuduktan sonra aklımdan geçen ilk kelime bu oldu. şu an içinde bulunduğum durumu hissettiklerimi ve düşüncelerimi en iyi yansıtan kısaca özetleyen cümle, işte budur dedim. bu söz Aristonun sözü.Ve bilge insanlarında benimle aynı düşüncelere sahip olması aynı duyguları hissetmiş olması belki benzer deneyimler sonucu bunları düşünmeye yönelmiş olmaları şu anki durumumda pozitif olarak görebileceğim tek şey sanırım.

İŞ İŞ İŞ... son günlerde hayatımdaki en gözde konu. tabi aynı zamanda burada yaptıklarım da bazı yeni alışkanlıkların yeni bir düzenin oluşmasını sağladı. Fakat bu yeni düzen ve alışkanlıklar beni nekadar tatmin ediyor? işte bu da beni rahatsız eden konu. her sabah buraya gelmek ve gün boyu benzer şeyler yapmak haftaların geçmesiyle alışkanlık haline gelmeye başladı. her sabah aynı saatte kalkmak aynı saate servise binmek aynı saatte işte olmak, aynı saatte kahvaltı etmek aynı insanlarla her sabah yediğin zeynin renginden adetine, ekmek dilim sayısına kadar aynı kahvaltılıkları tükettikten sonra rutin işleri yapıp yine aynı saatte işten çıkıp eve gelmek. bu rutinin kazandırdığı yeni yemek yeme, uyku ve sosyal hayat alışkanlıklarının beni çok korunaklı bir o kadarda sıkıntılı bir sürece soktuğunu fark ettim. kendime her zaman sorduğum gibi tekrardan soruyorum: P. istediğin hayat bu mu? hayalini kurduğun seni heyecanladıran cevap her zamanki gibi biraz bıkkınlıktan kaynaklanan biraz da her zaman ortaya çıkna hayır cevabının vermiş olduğu utangaçlık duygusunun etkisiyle boynu bükük bir sessizlik oluyor.

bunu çok sık söylüyorum belki ama ben düzenli hayat istemiyorum. korunaklı sırtım pek karnım tok olsunda istemiyorum. ben hayatımda heyecan, adrenalin, coşku istiyorum. yeni yerler insanlar keşfetmek her gün kendisinin aynı olduğu belki ama beni yenileyen bir iş yapmak istiyorum. beni yenileyen insanlarla beraber olup hergün zihnimi ve kabimi genişletip içine yeni yeni bilgiler duygular ve deneyimler doldurmak istiyorum. kendimi bu iş yerinde resimdeki gibi kapana sıkılmış hissediyorum. fakat yüzümde ne bir tebessüm ne de bir hoşnutluk var. tek hiseettiğim şey hayalkırıklığı.
benim alışkanlığım keşfetmek olsun istiyorum. yeniliğe olan tutkum olsun. araştırmak, yazmak, konuşmak sohbet etmek olsun.
1 sene kilitlenmiş durumdayım. parmaklıkların ardından gülümsemeye çalışacağım.. haydi bakalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder